blog-image

Sınav Kaygısı İle Hayata Katılmak

    Benliğimizin ta derinliklerine kadar işleyegelmiş sınav gerçekliği. İstesek de ondan kaçış yok. Yaşamımızın belli evrelerinde bizi yoklayıp geçiyor mutlaka. 
    
    İnsanların pek az bir kısmı normal karşılasa da bir çoğumuz derinden etkileniyoruz ondan. Deyim yerindeyse vücudumuzun kimyası değişiyor. Strese giriyoruz, bizde istemsiz tepkiler ortaya çıkarıyor. İşte bu istenmeyen, bize çeşitli korkular, heyecanlar yaşatan, başarılarımızı genellikle olumsuz yönde etkileyen karmaşık duyguların adıdır diyebiliriz sınav kaygısı.
    
    Yaşamın rutin akışı içinde iki üç saatlik bir zaman kesiti. Ama ilginçtir ki geleceğimizi biçimlendirmede bu iki üç saatlik sınavlar ciddi oranda etkili oluyor. Yaşanılan bu stres aile, okul veya arkadaş gibi ortamlardan kaynaklanıyor olabilir. 
    
    Eğer aile kaynaklı ise öncelikle şunu bilmeliyiz ki biz ailelerimizi onurlandırmak için değil kendi geleceğimize yön vermek için bir sınava giriyoruz. “Ben anne babamın ulaştıkları veya ulaşamadıkları fakat hayal ettikleri hedeflerini gerçeğe dönüştürmek için çabalamıyorum. Tam tersine ben kendi istediğim bir mesleğin sahibi olmak veya kendi geleceğimi kendim biçimlendirmek için sınava giriyorum. Çünkü bu benim geleceğim. Ve asla anne babamın gösterdiği hedeflere doludizgin giden bir yarış atı değilim, olamam da.” Diye düşünürsek biraz daha rahatlayacağımızdan şüphem yok. 
    
    Sınıf ortamlarında kendimizi gösterme fırsatı bulamamış olabiliriz. Bazı sosyal, girişken ve aktif arkadaşlarımız bizi gölgede bırakmış da olabilir. Ya da belki de biz öğretmenlerimizin ilgisini çekmeyi bir türlü başaramamışızdır. Ve bunlardan kaynaklı bir özgüven örselenmesi de yaşıyor olabiliriz. 
Fakat dikkat edersek bütün bunların dış kaynaklı olduğunu görürüz. Biz dış etken ve ortamların bizi yerleştirdiğini düşündüğümüz yeri kabullenmeli miyiz? Halbuki biz hiçbir kimsenin bizi gördüğü veya konumlandırdığı yerdeki insan olmadığımıza önce biz kendimiz inanmalıyız.
    Tam da bu süreçte kendimize başkalarının gözüyle değil kendi gözlerimizle kendi içimize bakma zamanıdır. Kimsenin görmediği, bilmediği içimizdeki potansiyelimizi ortaya serme zamanıdır. Sınıf ve çevre gibi ortamlarda daha baskın karakterlerin gölgesinde kalmış olsam da bu benim seviyemi, potansiyelimi, yeteneklerimi belirleyen bir ölçek olamaz deme zamanıdır. 

    En nihayetinde her koyun kendi bacağından asılmıyor mu? 

    Emin olmalıyız ki her insan, içinde sonsuz bir içsel enerjiye ve uyandırılmayı bekleyen devasa bir potansiyele sahiptir. İşte bu içsel enerjimizle bu potansiyelimizi harekete geçirme zamanı demeli ve harekete geçmeliyiz. 

    Eğer böyle düşünür ve kendimizi keşfe çıkarsak, gücümüzü, potansiyelimizi sezmeye çabalarsak bununla birlikte zaten özgüvenimiz de paralel olarak yerine gelmeye başlayacaktır.   Bu özgüven gelişimimiz bizi çaresizliğimize üzülmek yerine hatalarımızdan ders almaya, eksiklerimizi görmeye ve bunları gidermeye yönlendirecektir. 

    Şöyle bir durup düşünmeli ve dış kaynaklı uyaranların olumsuz etkilerini söküp atmalı beynimizden. 
“Sizi bir elbiseyi soyunup atar gibi atıyorum. Bundan sonra kendi duygu ve düşüncelerimi önemsiyorum” demeli.
    Hem bu devrede yaşanması gereken bu ve benzeri duyguların bu yaşlarda dolu dolu yaşanması gerekmez mi? İnsan dediğin zaten korkuları, heyecanları, arzuları, istekleriyle bir bütün olan bir varlık değil mi? O zaman kendimizin de duyguları olduğunu unutmamalı. Yaşamımızdaki inişleri çıkışları olağan karşılamalıyız.
    
    Gelin bırakalım kendimizi bu yaşanılası duyguların içine ve bu duyguların tadını çıkaralım. Ve ben duygusal bir varlığım yani bir insanım diyebilmeliyiz. 
    
    Sınav yaklaştıkça kendi içimize kulak vermeli. Nereye gitmek istiyorsak oraya gitmeli, nerede huzur buluyor, kimlerle neşemiz yerine geliyorsa onlarla zaman geçirmeye gayret etmeli. Bizi geren, olumsuz elektrik veren kişilerin bulunduğu ortamlardan ise elden geldikçe uzak durmalıyız.
    
    Bütün bunların sonunda istediğimiz hedefi belki tutturmuş belki de tutturamamış olabiliriz. Eğer hedefimize ulaşamamışsak eksiklerimizi tespit etmeli, hatalarımızdan dersler çıkarmalı ve bunları giderme gayreti içine girmeli diye düşünüyoruz. 
    
    Yani dünyanın sonu olmadığını asla ama asla unutmamalı, diyoruz.  
                                                                                                                                                                                               04.06.23
   

   

https://www.newspdr.com/

Uzm.Psk.Dan. Destina Mercan

Binlerce Mutlu Öğrenciye Katılın!

Bültenimize abone olun ve en son haberleri ve güncellemeleri alın!